Divan siirine iki sekilde nüfuz edilebilir Birincisi, divanlarin dünyasina girmekle ikincisi, divanlardan cikip hayata bakmakla. Elinizdeki kitapta her ikisi birden karsimiza cikiyor. Yazar Ahmed-i Daiden Fuzuliye, Seyhülislam Yahya Efendiden Senih-i Mevleviye adeta bir kaziya girisiyor ve siirden hayata, hayattan siire acilan pencereleri gözler önüne seriyor. Bu zamana kadar bu siirin hayattan uzakligina dair dile getirilen bütün töhmetleri her yazida ayri bir cevapla gecersiz kiliyor. Kitap bastan böyle bir ilkeyle yazilmadi elbette, buna lüzum da yoktur. Siirin icindeki hayati ve hayatin icindeki siiri görebilen her göz, ortadaki incelige ve bütünlüge fazlasiyla asina olur. Sufiler, bulasici hastaliklar, etkileyici hayatlar, kahve, dilenciler, sahte seyhler, tip, müzik, mitoloji, rüya ve elbette ask. Hangi birisi yok ki hayatimizda Üstelik bütün bu hayat hengamesinde ask ve siir daima giptayla izlenecek iki büyük cekim gücüdür. Onlar tasirlar, hayatin yükünü dün oldugu gibi bugün de.Büyük kültür irmagindan tatmaya, Osmanli cografyasinda adim adim dolasmaya, bazen bulutlar üzerinde ucmaya bazen yeryüzünde kosmaya ve nihayet ustasiyla birlikte Divan siirinin derinliklerine dalmaya ne dersiniz