Carpmadigin bir bedende ne ise yararsin kalp
Ben sana, Carp diyorum,
sen atmaktan bahsediyorsun...
Hayata en zor yerinden baslayan kücük bir cocuk Ediz. On yasindayken annesi, babasi tarafindan gözleri önünde öldürülünce yetimhane günleri baslar. Yetimhanede ayni kaderi paylastigi cocuklarla kendine yeni bir aile kuran Edizin ilkokul ögretmeni kendisini evlatlik almak isteyince hayati degisir. Yirmili yaslarina geldigindeyse artik ülke capinda cok ünlü bir isimdir. Ancak her sey rüya gibi giderken hayatin ona oynadigi oyun henüz bitmemistir ve yasami tekrar karanliga gömülür. Artik eski Ediz yoktur, bir daha da hicbir sey eskisi gibi olmayacaktir. Ta ki onun orman yesili gözlerinde askla kaybolana kadar...
Ben topraga ekilen isyan tohumunun bir filiziyim. Her günes gördügünde daha da olgunlasan intikam duygusunun sesiyim. En güzel mevsimde yagan yagmurum, bir sonbahar gecesi esen poyraz, bir bahar gecesi yere düsen doluyum. Saganak yagisim barajlara sigmayan, sel olup denize karisan terk edilmis bir gemiyim. Firtinayim ben, yildirimim, simsegim. Gökleri yarip inen gök gürültüsüyüm. Kendimi bildim bileli akli ile yüregi savas halinde olan bir icsavas magduruyum. Kinim ben, öfkeyim, nefretim Agiz dolusu küfürüm sessizligimde. Cin Seddinden daha da genis duvarlarin sahibiyim. Heyelanim ben hayalleri yerle yeksan eden. Uykunun en güzel yerinde korkuyu iliklerine saplayan depremim.