Mesafeli durdugumuz konular, sadece ideolojileri, fikirleri, yasantilari icermiyor; neye mesafeliysek, o mesafelerin bedensel sembolü olarak gördügümüz insanlardan da uzak duruyoruz. Oysa hepimizin bir arada yasamak gibi bir sorumlulugu var ve bu sorumluluk sadece bize benzeyene, bizimle ayni fikirde, ayni dinde, ayni cinsiyette, ayni sinifta, ayni kültürde olana karsi degil; bize hic benzemeyene karsi da bir sorumluluktur. Herkesin herkesi kendisine benzetmeye calisarak sadece benzerleriyle yakin bag kurdugu bir toplumda, farkli olanlar tehdit olarak algilanabilir. Ama tanisikligin cok oldugu bir toplumda, kimlikler ötekilestirilmeden, huzurla ve birlikle yasamak mümkündür. O halde bugün, tam da simdi, sorular sormaya, konusmadiklarimizi konusmaya baslamaliyiz...
Arda Erel, toplumu var eden dille ve hem ayristirmayi hem de birlestirmeyi basarabilen kelimelerle zamanin kaydini tutuyor. Ask ve toplum üzerine yazdigi denemelerle tüm okurlarini konusmaya, duvarlari yikarak ayni gökyüzünün altinda bulusmaya davet ediyor...
Die Themen, von denen wir Abstand halten, umfassen nicht nur Ideologien, Ideen und Erfahrungen; Wovon wir auch immer Abstand halten, wir halten uns auch von Menschen fern, die wir als Zeichen körperlicher Distanz sehen.
Wir alle haben jedoch die Verantwortung zusammen zu leben, diese Verantwortung gilt nicht nur denen gegenüber, die uns ähneln, die dieselbe Meinung vertreten, derselben Religion angehören, dasselbe Geschlecht haben, in dieselbe Klasse gehen, dieselbe Kultur haben; es ist auch eine Verantwortung für diejenigen, die nicht wie wir sind..