Saint- Exuperynin 29 Aralik 1935te atlattigi ucak kazasindan ve Sahra Cölündeki o uzun zorlu yürüyüsünden miras aldigi, ruhsal bakimdan oldukca derin bakma bicimi tüm eserlerine yogun olarak sinmisse de en genis, en kapsamli haliyle Kalede belirgin. Kalenin anlati bütünlügünün kilit tasi anlaticinin sesi. Saint-Exuperyye göre toplum ve düzen, isbirliginin en yüce deger oldugu mekanik davranislardan ibaret bir karinca yuvasi degil. Bunlarin tamamindan önce ask vardir. Geri kalan her sey askin bir sonucu olarak ortaya cikiyor.
Kalede anlaticinin deneyim ve gözlemleri zengin bir cesitlilige sahiptir. Insana kin besleten sahte peygamberler, özgürlük sembolüne dönüsen isyancilar, yaralariyla gururlanan cüzzamlilar, insanlari dis görünüsüne göre siniflandiran diktatörler, kurallardan baska hicbir seyi kavrayamayan askerler, gelenegi yaratan ve bozan, suretler yontan sanatcilar, rüzgari kovalayan göcebeler, güvenlik icinde semirip sismanlayan dükkancilar, tatmini altinda arayan hirsizlar, tatmini zanaatinda arayan kunduracilar, toplum tarafindan zulme ugrayan kadinlar, surlarin üzerinde uyuklayan nöbetciler, gül yetistiren bahcivanlar, Tanrinin düzenini anlamaya calisan bir geometrici, bir nesilden digerine bütün insanligi icinde tasiyabilecek kadar genis bir gemi insa etmeye calisan bir gemi yapimcisi ve insani bir kale gibi insa etmek isteyen gizemli bir bilge.
