Denklerimizi kamyon kasasina yükledik, yaslilar soförün yanina, biz de esyalarin oldugu kasaya bindik ve Dersime dogru yola ciktik. Epey bir yol gittikten sonra, dokuz yil önce insanlarin ciglik cigliga bagirip gecmemek icin direndigi, benim onlari ikna edisim üzerine karsiya gecmeyi kabul ettikleri asma köprüye vardik. O asma köprünün yerine beton, sallanmayan bir köprü yapmislardi ama yasadiklarimi, o günü bütün ayrintilariyla hatirladim oradan bu kez kamyonla gecerken. Köprünün adi, SSingec Köprüsü olmus. ... Gectigimiz her yere sanki ilk kez görüyor gibi bakiyordum. Birkac saatlik yolculugun sonunda, dokuz yil önce temmuz ayi sonlarinda ayrildigim topraklara yine bir temmuz ayinin sonlarinda varmistim. Artik baba ocagindaydim. Dilekce vererek satisini durdurdugum babama ait Peyik Köyündeydik.
Dersim katliamindan hayatta kalanlardan Ane Hatunun hikayesi... Ane Hatun, bir genc kiz olarak sürgünlerde hayatta kalmaya calisirken, Ferhatan asiretinin sürdürücüsü olmanin yükünü tasimis sirtinda ayni zamanda.
Ane Hatun, yasadigi agir magduriyete sigmayan, güclü bir kadin... Kücücükken, Sellerine kina bile yakamadan gelin olan, üc evlilik yapan ve evliliklerinde de, devlet gücü karsisinda da, hayatin her sahasinda da saglam duran bir kadin.
Bu hüzünlü ve capcanli kitap, Dersim kiriminin yillara yayilan etkilerini ve SDersimli olmayi, kuvvetli, dik bir kadinin hikayesiyle kararak anlatiyor.